15 Tem 2017

Tarihe Tanıklığım: "15 Temmuz 2016"

Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyiniz. Bilakis onlar diridirler. (Bakara Suresi)

Tarih 15 Temmuz 2016, günlerden Cuma idi. Bugün 1 yıl geçti o uzun gecenin ardından. O gece sokaklardaydım.

Havalimanına gitmek üzere dayım İsmail Gürel ile birlikte evden çıkmıştık. Yollar henüz boş, saat 23.00'e geliyor. Darbe haberi yeni yeni yayılmaya başlamış. Yolda bir süre yürüdükten sonra gördüğümüz taksiyi durdurduk ve bindik. Takside radyo açık, darbe bildirisi yeni okunmaya başladı. Güya TSK ülke yönetimi ele almış, ülkede sıkıyönetim ilan edilerek sokağa çıkma yasağı getirilmişti. O sıralarda Cumhurbaşkanımız sokağa çıkın çağrısını henüz yapmamıştı. Biz Küçükçekmece Ak Parti Binasının önünde geldik. Henüz 50-60 kişiydik. Orada birkaç saat durduk ve özellikle Cumhurbaşkanımızın çağrısından sonra çok kısa süre içerisinde binlerce kişi olduk. Tüm Türkiye'de olduğu gibi bizim nöbet halinde bulunduğumuz binayı da teslim almak için geldi askeri bir araç fakat çok kalabalık olduğumuzdan içeri giremeyeceklerini anlayınca araçtan inmeden geri gittiler.

Sefaköy'den havalimanına giden yol o kadar kalabalıktı ki yürümenin imkânı yoktu. Bir taraftan memlekette babam Ali Genç, abilerim Mustafa ve Enes Genç sokakta, annem evde yalnız başına, bir taraftan da biz İstanbul'da olayların merkez şehrinde sokaktaydık. Babam evden çıkarken "belki de son kez göreceğim" düşüncesiyle dönüp anneme, eve bakıyor, annem de biliyor ki o darbe başarılı olursa belki bir daha göremeyecek "kendinize dikkat edin" diye gönderdiği göz bebeklerini.

Gecenin ilerleyen vakitlerinde biz havalimanına yaklaşmış içeri girecekken telefon geldi Ankara'dan. Dayım Bünyamin Gürel helikopterden açılan ateş sonucu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde yaralanmıştı. Vücudunda onlarca şarapnel parçası...

Biz haberi alır almaz Ankara'ya gitmek üzere eve geri dönmeye koyulduk. Yollarda yürüyoruz ama nereye gittiğimizi biz bile bilmiyoruz. Köprüler kapalı, yollar kapalı, denizyolu, havayolu kapalı... Ankara'ya ulaşacak hiçbir yol bulamadık o gece. Sabah saatlerinde 15 Temmuz Şehitler Köprüsü (o zaman ismi Boğaziçi Köprüsü idi) teslim alındıktan sonra ancak yollar açıldı. Biz de ancak sabah saatlerinde yola çıkabildik.

O gece sabaha kadar sokaklardaydık. F-16'lar üzerimizde alçak uçuş yapıyor, tanklar halkın üzerine sürülüyordu. Önünde araba, insan ne varsa ezip geçiyor, FETÖ'nün gözü dönmüş köpekleri halkı yaylım ateşine tutuyordu, fakat biz bütün Türkiye ile birlikte ülkemizi teslim etmemek için sokaklardaydık...

Bu necip millet iman gücüyle, vatan aşkıyla bu hain darbeyi önledi o gece. Darbe girişimine 10 binden fazla FETÖ mensubu asker ve sivil; 35 askerî uçak, 74 tank, 246 zırhlı araç, 3 askerî gemi, 3 bin 992 silah ve 37 askerî helikopter katılmıştı.

Bütün dünya gördü bu milletin silahlardan da, tanklardan da, helikopterlerden ve F-16'lardan da üstün olduğunu.

Hamdolsun dayım bir süre sonra sağlığına kavuştu. Artık 15 Temmuz Gazisiydi ancak vücudundan çıkarılamayan 15 tane şarapnel parçası ile birlikte sürecekti yaşamını. Evet dayım hayattaydı, fakat o gece millet olarak 249 şehit verdik. Binlerce gazi...

Rabbim tüm şehitlerimize rahmet eylesin. Tüm gazilerimize şifalar versin.

Rabbim bir daha öyle bir gece yaşatmasın. (AMİN)

15 Temmuz gecesi yaşananlara Buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.


Fotoğraf: 16 Temmuz 2016, Ankara

Ensar GENÇ
15 Temmuz 2017 - Cumartesi

24 Tem 2016

Tercih Dönemi Tavsiyeleri: İİBF'de Hangi Bölüm Tercih Edilmeli? Tercih Esnasında Nelere Dikkat Edilmeli?

Ya âlim ol, ya öğrenci ol, ya dinleyici ol, ya da ilmi sevenlerden ol. Beşinci olma; yani ilimden hoşlanmayanlardan olma ki, helak olmayasın.
Hadis-i Şerif

Bildiğimiz gibi yaklaşık 1,4 milyon öğrencinin beklediği LYS sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte adayları bir tercih heyecanı sardı. Sınavdan istediği sonuçları elde eden öğrenciler olduğu gibi, beklentilerinin altında puan alan öğrenciler de oldu. Peki, bu aşamada ne yapmamız gerekiyor? Tercih esnasında nelere dikkat etmek lazım? Üniversite dönemini nasıl değerlendirmek lazım? Bu yazımızda bu soruların cevaplarını arayacağız.
Başlamadan önce şu hususu belirtmeliyiz ki, ben deniz İşletme ve İktisat Fakültesi öğrencisi olduğum için, yazı İşletme ve İktisat bölümleri merkezinde İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi altındaki bölümlere yönelik olacaktır. Gelin şimdi yukarıda belirttiğimiz soruları ayrı ayrı inceleyerek bu sorulara birlikte cevap arayalım.

Tercih Esnasında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

                Kuşkusuz üniversite dendiğinde akla ilk gelen tahayyüller vardır. Üniversitenin bulunduğu semt/ilçe, kampüs, üniversitenin bahçesi, ders aralarında çimenlerde gitar çalan öğrenciler gibi kişiden kişiye göre değişen daha birçok örnek verilebilir. Tercih sonrası kampüse ilk adım atıldığında hayal kırıklığına uğramamak için üniversite denince zihinlerde beliren bu örnekleri iyi araştırmak gerekir. Zira Marmara Üniversitesini tercih eden bir öğrenci Haydarpaşa Kampüsünde-Anadolu Hisarı Kampüsünde ders işlediğini ve ders esnasında camdan baktığında boğazı seyrettiğini hayal edip, okulun ilk günü tercih ettiği bölümün Bahçelievler Kampüsünde olduğunu öğrenince hayal kırıklığı yaşayabilir. Yahut İstanbul Üniversitesine gelip Beyazıt Kampüsünü, kampüsün tarihi dokusunu ve Süleymaniye Camiine komşu olduğu hayal edip, okula geldiğinde Avcılar Kampüsünde olduğunu öğrenince “Neden burayı tercih ettim?” sorusunu kendisine sorabilir. Özellikle “üniversite yaşamımda kampüs faktörü benim için önemli” diyen adaylar öncelikle üniversitenin kampüsünü, fiziksel imkânlarını iyi araştırmalılar.
                Dikkat edilecek diğer bir husus tercih edilecek bölümdeki akademik kadro faktörüdür. İİBF’ de her üniversitenin öne çıkan bazı bölümleri ve bu bölümlerdeki hocaları vardır; Boğaziçi İşletme, ODTÜ İktisat, Marmara İktisat gibi. Aynı fakültede bir bölümde kaliteli eğitim veriliyorken, diğer bir bölüm o derecede olmayabilir. Bunun sebebi o bölümdeki akademik kadrodur. Şüphesiz üniversitelerdeki bütün hocalarımız kalitelidir. Fakat takdir edersiniz ki akademik anlamda bir adım öne çıkan hocalarımız vardır. Tercih esnasında bu parametre de göz önünde bulundurulmalıdır.

İİBF’ de Hangi Bölüm Tercih Edilmeli: “İşletme ve İktisat Aynı Zaten” Furyası

                Şüphesiz ki bölüm tercihi her adayda farklılık gösterecektir. Yazımızın bu kısmında kendi bölümlerimi ve İİBF’ ye ait diğer bölümleri kendi yorumum ve gözlemimle aktarmaya çalışacağım. Bundan dolayı tüm adayları kapsayan düşünceler olmayacaktır. İİBF bölümlerine dair herkesçe bilinen genel bilgileri bir araya getirip detaylara çok inmeden üzerinden geçeceğim.
                Bu aşamada cevaplanması gereken sorulardan birisi “işletme ve iktisat aynı değil mi?” sorusudur. Elcevap: Aynı değildir. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesindeki bölümler aynı temel üzerine oturmakla birlikte her bölümün uzmanlaşma alanı birbirinden farklıdır. Örneğin İşletme bölümünde diğer bölümlere nazaran ileri düzeyde muhasebe eğitimi verilirken, İktisat bölümünde mikro ve makro ölçekte ekonomi dersleri ağırlıktadır. İşletme bölümünde adından da belli olduğu gibi işletmecilik, yönetim ve pazarlamaya dair detaylı dersler işlenip, ekonomi dersleri genel kapsamda olurken; İktisat (ekonomi) bölümünde Mikro İktisat dersiyle ekonominin en ince detaylarına inip, Makro İktisat dersiyle ülke ölçeğinde politikaları, teorileri görebilirsiniz.
                Tercih edilecek üniversite ve bölümün ders içeriğine, müfredatına da muhakkak bakılmalıdır. Ekonometri okumak isteyen bir aday bölüme girdiğinde İİBF’nin en zor bölümü olduğunu görünce üzülebilir. Bu yüzdendir ki ilgili bölümün müfredatını incelemek ileride hayal kırıklığı yaşama ihtimalini azaltacaktır. Örnek olması açısından Marmara Üniversitesi İktisat Bölümü müfredatını Buraya tıklayarak inceleyebilirsiniz.
                Önemli bir diğer husus da İşletme Fakültesi, İktisat Fakültesi, İİBF ve SBF’dir. Örneğin İstanbul Üniversitesi’nde İşletme tercih etmek istediğinizde bu bölümü hem İşletme Fakültesinde hem de İktisat Fakültesinde göreceksiniz. İktisat Fakültesinde bir bölüm tercih edecekseniz özellikle ilk 2 yıl yoğun iktisat dersleri görecek ve 3. Sınıftan itibaren bölüm derslerine geçeceksiniz. Bu durum İşletme Fakültesi için de SBF için de geçerlidir. Özetle, işletme okumak istiyorsanız İşletme Fakültesinde ya da İİBF’de bulunan İşletmeyi tercih etmenizde yarar vardır. İktisat Fakültesinde bulunan Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünü tercih edip yoğun iktisat derslerine girerken “Ben iktisat mı okuyorum siyaset mi kardeşim?” diyebilirsiniz. J
                Örnekleri artırmak mümkündür. Lâkin önemli olan, sizi zihninizde çizdiğiniz kariyer yolunda ilerletecek, kendinize yakın gördüğünüz, seveceğiniz bir bölümü tercih etmenizdir. Öylesine bir tercih yapıp bölüme geldiğinizde geri dönmek, bölüm değiştirmek yahut sınavlara yeniden hazırlanmak zor olacaktır çünkü.

Kendini Geliştirmek Nedir? Üniversite Döneminde Neler Yapmak Gerekir?

                Bilindiği gibi ülkemizde on binlerce İİBF mezunu var. Mezun olduktan sonra hepimizi işsizlik korkusu sarmış durumda. Bununla birlikte çevremizde amcalarımızın, teyzelerimizin “Sen şimdi mezun olunca ne iş yapacaksın?” gibi veya işletme bölümü okuyanlar için “Sen mezun olunca kimi işleteceksin? (Bu cümlenin sonuna espriyi yapanlar tarafından o espri ilk defa onlar tarafından yapılıyormuş gibi Hahaha şeklinde gülme efekti eklenir.)” gibi sorularıyla karşılaşmamız işten bile değildir. Çevremizdeki her on kişiden sekizi “İşletme iyi bölüm ama mezunu çok.” demektedir ve bizlere çıkış yolu olarak “ama kendini geliştirirsen başka tabii” telkininde bulunmaktadır. Peki, nedir bu kendimizi geliştirme, kendimizi geliştirmek için neler yapmalıyız? Bu bölümde büyüklerimden gördüklerim, aldığım tavsiyeler, destekler ve naçizane tecrübelerim ve yapamadıklarım- pişmanlıklarım doğrultusunda birkaç kelamda bulunmaya çalışacağım.
                “Eğer okulunuz Boğaziçi değil ise, ODTÜ değil ise üniversiteye 1-0 geride başladınız demektir.” diye bir şey yoktur. Lâkin sadece okula gidip gelerek yahut okula dahi gitmeyerek, başka meşgalelerle uğraşmayarak bir sıfır, belki birkaç sıfır geriden başlarız mezun olduğumuzda. Binlerce mezun veren İİBF’ nin öğrencileri olarak, henüz üniversitedeyken kendimize okuldakilerden farklı olarak bir şeyler katmamız gerekir. Bunun en bilinen yolu kitaplar, vakıflar ve seminerlerdir.
                Vakıflar önemlidir çünkü insana hem sorumluluk bilinci verir, ilmî anlamda dînî anlamda bir şeyler katar, hem de okul dışında bir meşgale olduğu için boş vakti faydalı geçirmeye yarar. İİBF öğrencileri için olmazsa olmaz yerlerden birisi şehrin Ticaret Odasıdır. Burada kurulan bir bağlantı eğitim dönemimiz sonrasında tahmin edemeyeceğimiz kapılar açabilir. İstanbul’da bir bölüm tercih edecek adaylar İstanbul Ticaret Odasının yanı sıra EKOTEK Vakfı Hamilik Okulu’na başvurabilir. (Detaylı bilgi için bkz: www.hamilikokulu.org) İstanbul bir kültür-medeniyet şehridir. Her yöresi bir başka ders, her yanı bir başka eğitimdir. Dernek ve vakıflar oldukça fazladır. Birçok vakfın kitap okuma ve tahlil grupları mevcuttur. Bazılarını sıralayalım: Hamilik Okulu Vakfı, Siyasal Vakfı, Gazanfer Ağa Medresesi, Bilim Sanat Vakfı (BİSAV), İlmi Etütler Merkezi (İLEM) vb.
                Bir diğer önemli husus seminer, söyleşi ve eğitimlerdir. Okul içinde ve okul dışında birçok yerde mesleki yetkinliği geliştirecek birçok seminer, sertifika programları ve kurslar mevcuttur. Üniversitenin ilk haftalarında yapılan oryantasyon (tanıtım) programlarında öğrenci kulüpleri de tanıtım yaparlar. Bu kulüplerden birine –isteğe göre birkaçına– mutlaka girilmeli ve aktif görev alınmalıdır. Öğrenci kulüpleri seminer, eğitim ve sertifika programları, geziler, bahar şenlikleri gibi birçok etkinlik düzenler. Üniversitenin olmazsa olmazlarındandır. Kulüpler vasıtasıyla ekip çalışması, takım ruhu gibi kişisel beceriler geliştirileceği gibi geniş bir arkadaş çevresi de elde edilecektir.
                Hülâsâ; sözü fazla uzattık. “Bilginin zekâtı paylaşmaktır.” sözü düsturunca bildiklerimizi aktarmaya çalıştık ve adaylar için önemli bir dönüm noktası olan tercih döneminde yardımcı olmaya gayret ettik. Bir Çin atasözü der ki, “Krizler, tehditler birer fırsattır.” Siz de tercih dönemini bir kriz olarak değil, fırsat olarak görmelisiniz. Unutmayın ki hangi üniversiteye, hangi bölüme giderseniz gidin “Ben onca zaman burası için mi stres yapmışım! Bunun için mi kendimi heba etmişim!” diyeceksiniz. Çünkü üniversite sadece lisenin bir kademe üstü ve sadece biraz daha ciddi olunması gereken kurumdur.
                Asıl olan mesleğin adamı olabilmektir. Sözün başında belirttiğimiz hadis-i şerifte de geçtiği gibi, ilim talebesi olmak, öğrenmek, ‘Oku!’mak kutsaldır. Dünyayı halife olarak sırtlanabilmek, çekip çevirmek yalnız insana nasip olmuştur; daha doğrusu bu yükü yalnızca insanoğlu omuzlayabilmiştir. Bizim de görevimiz dünyayı çekip çevirmektir. Bizler bu görevi özümseyip, buna uygun hareket etmekle mükellefiz. Sonucu İİBF’ ye bağlayacak olursak; İşletme okuyabilirsiniz, İktisat okuyabilirsiniz, Maliye, Çalışma Ekonomisi, Ekonometri vs. herhangi bir bölümün öğrencisi olabilirsiniz, olabiliriz. Amacımız belli, yolumuz belli. Ülkemiz, ekonomimiz her ne kadar iyiye gitse de olması gereken düzeyde maalesef ki değildir. Örnek olarak günümüzde Amerika’ya bir gemi buğday ihraç ediyoruz ve karşılığında ABD bize yarım konteynır İPhone gönderiliyor. Biz bununla mı yetineceğiz? Bu yeterli mi diyeceğiz? İşletmeci, iktisatçı, çekocu, eğitimci, bilgisayarcı ayrımına girmeden memleketimizde üretimi, katma değeri ve dolayısıyla refahı iyileştirecek olanlar bizleriz.
                Tercihleriniz ve kararlarınız hayırlı; yolumuz ve bahtımız açık olsun.

Ensar GENÇ
Güncelleme: 24 Temmuz 2016 Pazar

3 Tem 2015

Çok Yakında Sizlerleyiz



Pek yakında yazılarımız ve güncel içeriğimiz ile hizmetinizde olacağız inşallah efenim.