Ya âlim ol, ya öğrenci ol, ya dinleyici ol, ya da ilmi sevenlerden ol.
Beşinci olma; yani ilimden hoşlanmayanlardan olma ki, helak olmayasın.
Hadis-i Şerif
Bildiğimiz gibi yaklaşık 1,4
milyon öğrencinin beklediği LYS sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte adayları
bir tercih heyecanı sardı. Sınavdan istediği sonuçları elde eden öğrenciler
olduğu gibi, beklentilerinin altında puan alan öğrenciler de oldu. Peki, bu
aşamada ne yapmamız gerekiyor? Tercih esnasında nelere dikkat etmek lazım? Üniversite
dönemini nasıl değerlendirmek lazım? Bu yazımızda bu soruların cevaplarını arayacağız.
Başlamadan önce şu hususu belirtmeliyiz
ki, ben deniz İşletme ve İktisat Fakültesi öğrencisi olduğum için, yazı İşletme
ve İktisat bölümleri merkezinde İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi altındaki
bölümlere yönelik olacaktır. Gelin şimdi yukarıda belirttiğimiz soruları ayrı
ayrı inceleyerek bu sorulara birlikte cevap arayalım.
Tercih Esnasında Dikkat
Edilmesi Gereken Hususlar
Kuşkusuz
üniversite dendiğinde akla ilk gelen tahayyüller vardır. Üniversitenin
bulunduğu semt/ilçe, kampüs, üniversitenin bahçesi, ders aralarında çimenlerde
gitar çalan öğrenciler gibi kişiden kişiye göre değişen daha birçok örnek
verilebilir. Tercih sonrası kampüse ilk adım atıldığında hayal kırıklığına
uğramamak için üniversite denince zihinlerde beliren bu örnekleri iyi araştırmak
gerekir. Zira Marmara Üniversitesini tercih eden bir öğrenci Haydarpaşa
Kampüsünde-Anadolu Hisarı Kampüsünde ders işlediğini ve ders esnasında camdan
baktığında boğazı seyrettiğini hayal edip, okulun ilk günü tercih ettiği
bölümün Bahçelievler Kampüsünde olduğunu öğrenince hayal kırıklığı yaşayabilir.
Yahut İstanbul Üniversitesine gelip Beyazıt Kampüsünü, kampüsün tarihi dokusunu
ve Süleymaniye Camiine komşu olduğu hayal edip, okula geldiğinde Avcılar
Kampüsünde olduğunu öğrenince “Neden burayı tercih ettim?” sorusunu kendisine
sorabilir. Özellikle “üniversite yaşamımda kampüs faktörü benim için önemli”
diyen adaylar öncelikle üniversitenin kampüsünü, fiziksel imkânlarını iyi
araştırmalılar.
Dikkat edilecek diğer bir husus tercih edilecek
bölümdeki akademik kadro faktörüdür. İİBF’ de her üniversitenin öne çıkan bazı
bölümleri ve bu bölümlerdeki hocaları vardır; Boğaziçi İşletme, ODTÜ İktisat,
Marmara İktisat gibi. Aynı fakültede bir bölümde kaliteli eğitim veriliyorken,
diğer bir bölüm o derecede olmayabilir. Bunun sebebi o bölümdeki akademik
kadrodur. Şüphesiz üniversitelerdeki bütün hocalarımız kalitelidir. Fakat takdir
edersiniz ki akademik anlamda bir adım öne çıkan hocalarımız vardır. Tercih
esnasında bu parametre de göz önünde bulundurulmalıdır.
İİBF’ de Hangi Bölüm Tercih Edilmeli: “İşletme ve İktisat Aynı Zaten”
Furyası
Şüphesiz ki bölüm tercihi her adayda farklılık
gösterecektir. Yazımızın bu kısmında kendi bölümlerimi ve İİBF’ ye ait diğer
bölümleri kendi yorumum ve gözlemimle aktarmaya çalışacağım. Bundan dolayı tüm
adayları kapsayan düşünceler olmayacaktır. İİBF bölümlerine dair herkesçe
bilinen genel bilgileri bir araya getirip detaylara çok inmeden üzerinden geçeceğim.
Bu aşamada cevaplanması gereken sorulardan birisi “işletme
ve iktisat aynı değil mi?” sorusudur. Elcevap: Aynı değildir. İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesindeki bölümler aynı temel üzerine oturmakla birlikte her
bölümün uzmanlaşma alanı birbirinden farklıdır. Örneğin İşletme bölümünde diğer
bölümlere nazaran ileri düzeyde muhasebe eğitimi verilirken, İktisat bölümünde
mikro ve makro ölçekte ekonomi dersleri ağırlıktadır. İşletme bölümünde adından
da belli olduğu gibi işletmecilik, yönetim ve pazarlamaya dair detaylı dersler
işlenip, ekonomi dersleri genel kapsamda olurken; İktisat (ekonomi) bölümünde
Mikro İktisat dersiyle ekonominin en ince detaylarına inip, Makro İktisat
dersiyle ülke ölçeğinde politikaları, teorileri görebilirsiniz.
Tercih edilecek üniversite ve bölümün ders içeriğine,
müfredatına da muhakkak bakılmalıdır. Ekonometri okumak isteyen bir aday bölüme
girdiğinde İİBF’nin en zor bölümü olduğunu görünce üzülebilir. Bu yüzdendir ki
ilgili bölümün müfredatını incelemek ileride hayal kırıklığı yaşama ihtimalini azaltacaktır.
Örnek olması açısından Marmara Üniversitesi İktisat Bölümü müfredatını Buraya
tıklayarak inceleyebilirsiniz.
Önemli bir diğer husus da İşletme Fakültesi, İktisat
Fakültesi, İİBF ve SBF’dir. Örneğin İstanbul Üniversitesi’nde İşletme tercih
etmek istediğinizde bu bölümü hem İşletme Fakültesinde hem de İktisat
Fakültesinde göreceksiniz. İktisat Fakültesinde bir bölüm tercih edecekseniz
özellikle ilk 2 yıl yoğun iktisat dersleri görecek ve 3. Sınıftan itibaren
bölüm derslerine geçeceksiniz. Bu durum İşletme Fakültesi için de SBF için de geçerlidir.
Özetle, işletme okumak istiyorsanız İşletme Fakültesinde ya da İİBF’de bulunan
İşletmeyi tercih etmenizde yarar vardır. İktisat Fakültesinde bulunan Siyaset
Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünü tercih edip yoğun iktisat derslerine girerken “Ben
iktisat mı okuyorum siyaset mi kardeşim?” diyebilirsiniz. J
Örnekleri artırmak mümkündür. Lâkin önemli olan, sizi
zihninizde çizdiğiniz kariyer yolunda ilerletecek, kendinize yakın gördüğünüz,
seveceğiniz bir bölümü tercih etmenizdir. Öylesine bir tercih yapıp bölüme geldiğinizde
geri dönmek, bölüm değiştirmek yahut sınavlara yeniden hazırlanmak zor
olacaktır çünkü.
Kendini Geliştirmek Nedir? Üniversite Döneminde Neler Yapmak Gerekir?
Bilindiği gibi
ülkemizde on binlerce İİBF mezunu var. Mezun olduktan sonra hepimizi işsizlik
korkusu sarmış durumda. Bununla birlikte çevremizde amcalarımızın,
teyzelerimizin “Sen şimdi mezun olunca ne iş yapacaksın?” gibi veya işletme
bölümü okuyanlar için “Sen mezun olunca kimi işleteceksin? (Bu cümlenin sonuna espriyi
yapanlar tarafından o espri ilk defa onlar tarafından yapılıyormuş gibi Hahaha
şeklinde gülme efekti eklenir.)” gibi sorularıyla karşılaşmamız işten bile
değildir. Çevremizdeki her on kişiden sekizi “İşletme iyi bölüm ama mezunu
çok.” demektedir ve bizlere çıkış yolu olarak “ama kendini geliştirirsen başka
tabii” telkininde bulunmaktadır. Peki, nedir bu kendimizi geliştirme, kendimizi
geliştirmek için neler yapmalıyız? Bu bölümde büyüklerimden gördüklerim,
aldığım tavsiyeler, destekler ve naçizane tecrübelerim ve yapamadıklarım-
pişmanlıklarım doğrultusunda birkaç kelamda bulunmaya çalışacağım.
“Eğer okulunuz Boğaziçi değil ise, ODTÜ değil ise
üniversiteye 1-0 geride başladınız demektir.” diye bir şey yoktur. Lâkin sadece
okula gidip gelerek yahut okula dahi gitmeyerek, başka meşgalelerle
uğraşmayarak bir sıfır, belki birkaç sıfır geriden başlarız mezun olduğumuzda.
Binlerce mezun veren İİBF’ nin öğrencileri olarak, henüz üniversitedeyken
kendimize okuldakilerden farklı olarak bir şeyler katmamız gerekir. Bunun en
bilinen yolu kitaplar, vakıflar ve seminerlerdir.
Vakıflar önemlidir çünkü insana hem sorumluluk
bilinci verir, ilmî anlamda dînî anlamda bir şeyler katar, hem de okul dışında
bir meşgale olduğu için boş vakti faydalı geçirmeye yarar. İİBF öğrencileri
için olmazsa olmaz yerlerden birisi şehrin Ticaret Odasıdır. Burada kurulan bir
bağlantı eğitim dönemimiz sonrasında tahmin edemeyeceğimiz kapılar açabilir. İstanbul’da
bir bölüm tercih edecek adaylar İstanbul Ticaret Odasının yanı sıra EKOTEK
Vakfı Hamilik Okulu’na başvurabilir. (Detaylı bilgi için bkz: www.hamilikokulu.org) İstanbul bir
kültür-medeniyet şehridir. Her yöresi bir başka ders, her yanı bir başka
eğitimdir. Dernek ve vakıflar oldukça fazladır. Birçok vakfın kitap okuma ve
tahlil grupları mevcuttur. Bazılarını sıralayalım: Hamilik Okulu Vakfı, Siyasal
Vakfı, Gazanfer Ağa Medresesi, Bilim Sanat Vakfı (BİSAV), İlmi Etütler Merkezi
(İLEM) vb.
Bir diğer önemli husus seminer, söyleşi ve
eğitimlerdir. Okul içinde ve okul dışında birçok yerde mesleki yetkinliği
geliştirecek birçok seminer, sertifika programları ve kurslar mevcuttur.
Üniversitenin ilk haftalarında yapılan oryantasyon (tanıtım) programlarında
öğrenci kulüpleri de tanıtım yaparlar. Bu kulüplerden birine –isteğe göre
birkaçına– mutlaka girilmeli ve aktif görev alınmalıdır. Öğrenci kulüpleri
seminer, eğitim ve sertifika programları, geziler, bahar şenlikleri gibi birçok
etkinlik düzenler. Üniversitenin olmazsa olmazlarındandır. Kulüpler vasıtasıyla
ekip çalışması, takım ruhu gibi kişisel beceriler geliştirileceği gibi geniş
bir arkadaş çevresi de elde edilecektir.
Hülâsâ; sözü fazla uzattık. “Bilginin zekâtı
paylaşmaktır.” sözü düsturunca bildiklerimizi aktarmaya çalıştık ve adaylar
için önemli bir dönüm noktası olan tercih döneminde yardımcı olmaya gayret
ettik. Bir Çin atasözü der ki, “Krizler, tehditler birer fırsattır.” Siz de
tercih dönemini bir kriz olarak değil, fırsat olarak görmelisiniz. Unutmayın ki
hangi üniversiteye, hangi bölüme giderseniz gidin “Ben onca zaman burası için
mi stres yapmışım! Bunun için mi kendimi heba etmişim!” diyeceksiniz. Çünkü
üniversite sadece lisenin bir kademe üstü ve sadece biraz daha ciddi olunması
gereken kurumdur.
Asıl olan mesleğin adamı olabilmektir. Sözün başında
belirttiğimiz hadis-i şerifte de geçtiği gibi, ilim talebesi olmak, öğrenmek,
‘Oku!’mak kutsaldır. Dünyayı halife olarak sırtlanabilmek, çekip çevirmek
yalnız insana nasip olmuştur; daha doğrusu bu yükü yalnızca insanoğlu
omuzlayabilmiştir. Bizim de görevimiz dünyayı çekip çevirmektir. Bizler bu
görevi özümseyip, buna uygun hareket etmekle mükellefiz. Sonucu İİBF’ ye
bağlayacak olursak; İşletme okuyabilirsiniz, İktisat okuyabilirsiniz, Maliye,
Çalışma Ekonomisi, Ekonometri vs. herhangi bir bölümün öğrencisi olabilirsiniz,
olabiliriz. Amacımız belli, yolumuz belli. Ülkemiz, ekonomimiz her ne kadar
iyiye gitse de olması gereken düzeyde maalesef ki değildir. Örnek olarak
günümüzde Amerika’ya bir gemi buğday ihraç ediyoruz ve karşılığında ABD bize
yarım konteynır İPhone gönderiliyor. Biz bununla mı yetineceğiz? Bu yeterli mi
diyeceğiz? İşletmeci, iktisatçı, çekocu, eğitimci, bilgisayarcı ayrımına
girmeden memleketimizde üretimi, katma değeri ve dolayısıyla refahı
iyileştirecek olanlar bizleriz.
Tercihleriniz ve kararlarınız hayırlı; yolumuz ve
bahtımız açık olsun.
Ensar GENÇ
Güncelleme: 24 Temmuz
2016 Pazar